Kofti Ne Demek TDK? Ekonomik Perspektiften Bir Değer Analizi Kaynakların sınırlılığı, seçimlerin sonsuzluğu… Bir ekonomist olarak her kararın bir fırsat maliyeti olduğunu bilirim. İnsan davranışları, piyasa dinamikleri ve değer yargıları arasında kurulan bu karmaşık denge, aslında bir toplumun ekonomiyle olan ilişkisini de anlatır. “Kofti” kelimesi, ilk bakışta basit bir argo gibi görünse de, derinlemesine düşünüldüğünde ekonomi biliminin özünü hatırlatan bir kelimedir: değerin göreceliliği. Peki, TDK’ye göre “kofti ne demek” ve bu kelimeyi ekonomik açıdan nasıl okuyabiliriz? TDK’ye Göre Kofti: Değerin Dilsel Gölgeleri Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre “kofti” kelimesi, “değersiz, kalitesiz, sahte” anlamına gelir. Günlük dilde, bir ürünün veya kişinin…
6 YorumEtiket: bir
Hidrolojik Çevrim: İnsan Psikolojisi ile Doğanın Dönüşümünün Psikolojik Yansımaları Su, hayatın kaynağıdır ve doğanın kendi dönüşümünü nasıl şekillendirdiğini gözlerken, insan davranışlarının da benzer döngülerle şekillendiğini merak ederim. Bir psikolog olarak, insan ruhunun nasıl dönüştüğünü, nasıl bir çevrim içinde yaşadığını anlamak, her zaman ilgi alanımda olmuştur. Tıpkı doğadaki suyun bir çevrimle hareket etmesi gibi, insan da duygusal ve bilişsel bir çevrim içinde varlık gösterir. Hidrolojik çevrim, suyun dünyamızdaki yolculuğunu anlatan bir kavramken, bu çevrim psikolojik dünyamıza dair derin benzetmeler de sunar. Bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji boyutlarıyla baktığınızda, hidrolojik çevrim, suyun yeryüzündeki hareketinden çok daha fazlasını anlatır. Tıpkı suyun okyanuslardan bulutlara,…
6 YorumHiciv İlmi Ne Demek? Toplumsal Normlar ve Cinsiyet Rolleri Üzerinden Bir Sosyolojik Bakış Toplumsal yapılar ve bireylerin etkileşimleri, her toplumun en derin dinamiklerini oluşturur. Bir sosyolog olarak, bu etkileşimleri anlamak, sadece toplumu gözlemlemekle değil, onun tüm katmanlarını çözümlemekle mümkündür. Bu katmanların içinde, bazen bir dil, bazen bir davranış, bazen de bir mizah aracı olan hiciv gibi unsurlar, toplumun ne kadar derinden şekillendiğini gösterir. Hiciv, yalnızca gülme amacı taşıyan bir öğe değil, toplumsal eleştiriyi barındıran, kimlikleri, cinsiyet rolleri ve kültürel pratikleri sorgulayan güçlü bir dil aracıdır. Peki, hiciv ilmi nedir ve toplumsal yapıları nasıl şekillendirir? Gelin, bunu birlikte inceleyelim. Hiciv İlmi:…
8 YorumHemoroidi Azdıran Yiyecekler Nelerdir? Bir Felsefi Perspektif Filozofların dünyasında, insanın varlık biçimi ve buna dair yaşadığı deneyimler, sürekli olarak sorgulanan bir olgu olmuştur. Varlığın ne olduğunu, insanın bu dünyadaki yeri ve etkileşimleri üzerine düşünürken, en gündelik olan şeylerin bile derin felsefi boyutları olabilir. Örneğin, vücudumuzun bir parçası olan ve günlük yaşamda sıkça karşılaştığımız hemoroid sorunu, sadece bir bedensel rahatsızlık değil, aynı zamanda etik, epistemolojik ve ontolojik soruları da gündeme getiren bir durumu simgeler. Peki, bu sorunu artıran yiyecekler sadece fiziksel bedenin bir yansıması mı? Yoksa bu, zihinsel ve toplumsal bir bağlamda daha derin anlamlar taşıyan bir mesele midir? Ontolojik Perspektiften:…
6 YorumHangi Çiçek Ölümü Temsil Eder? Bir Filozofun Bahçesinde Düşünmek Bir filozofun bahçesine girdiğinizde, her çiçeğin bir kavramı temsil ettiğini fark edersiniz. Gül sevdayı, zambak saflığı, menekşe tevazuyu anlatır. Peki, ölümü temsil eden bir çiçek var mıdır? Varsa, o çiçeğin anlamı sadece karanlık bir sona mı işaret eder, yoksa yaşamın kaçınılmaz tamamlayıcısı olan bir dönüşümün simgesi midir? Felsefi Başlangıç: Ölüm ve Anlamın Çiçeği Felsefe tarihine bakıldığında ölüm, yaşamın en derin sorusudur. Epiküros’un dediği gibi, “Biz varken ölüm yoktur; ölüm geldiğinde biz artık yokuz.” Bu düşünceye göre ölüm, bilinçle kesişmeyen bir sınırdır. Ancak bu sınırın bahçesinde, bazı çiçekler büyür. Krizantem —özellikle Asya…
8 Yorumİktidarın Beden Duruşu: Güvercin Göğsü Büyür mü? Bir siyaset bilimci olarak sıkça düşünürüm: insan bedeni, toplumsal iktidar ilişkilerinin en sessiz ama en kalıcı göstergesi değil midir? “Güvercin göğsü büyür mü?” sorusu ilk bakışta biyolojik bir merak gibi görünür; oysa aslında güç, görünürlük ve temsilin politik anatomisine dokunur. Çünkü beden, yalnızca fizyolojik değil, aynı zamanda ideolojik bir sahnedir. Tıpkı bir liderin kürsüdeki duruşu gibi, bir toplumun göğsü de ideolojik olarak “kabartılabilir”. Güvercin göğsü bu anlamda yalnızca fiziksel değil, siyasal bir metafordur: hem bir savunma refleksi, hem de bir güç gösterisidir. İktidarın Duruşu: Göğsü Kabartmak Üzerine İktidar, kendini sadece yasalarla değil, bedenlerle…
6 YorumCilt Bakımı Gerçekten İşe Yarıyor mu? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir Güç Analizi Giriş: Güç, Beden ve Görünürlük Üzerine Bir siyaset bilimci olarak, iktidarın sadece kurumlarda değil, bedenin en küçük hücrelerinde bile işlediğini görmezden gelemem. Cilt bakımı denilen şey, ilk bakışta bireysel bir tercihmmiş gibi görünür: nemlendirici sürmek, serum kullanmak, bakım rutini oluşturmak. Ancak yakından bakıldığında, bu eylemlerin ardında iktidarın mikro düzeydeki düzenleme biçimleri vardır. O hâlde provokatif bir soruyla başlayalım: “Cilt bakımı gerçekten işe yarıyor mu, yoksa modern toplumun yumuşak denetim mekanizması mı?” Bu yazı, cilt bakımını bir kozmetik pratik değil, bir siyasal davranış biçimi olarak ele alıyor; beden politikaları,…
8 YorumKano Ne Denir? Dalgaların Üzerinde Özgürlüğe Doğru Bir Yolculuk Bir sabah erkenden, gölün üzerinde sis hâlâ dans ederken, elinizde hafif bir kürekle sessizce suya süzülmeyi hayal edin. Her kürek darbesiyle çevrenizdeki dünya biraz daha uzaklaşır, düşünceleriniz berraklaşır. İşte kano tam olarak bu: sadece bir araç değil, doğayla kurulan en sade ve en derin bağlardan biri. Ama “kano ne denir?” sorusu, düşündüğümüzden çok daha fazlasını barındırır. Gelin, bu su üzerindeki yolculuğun köklerine, bugüne ve yarına birlikte bakalım. — Kano Nedir? Suyun Üzerinde Zarif Bir Taşıt Kano, insan gücüyle kürek çekilerek ilerleyen, genellikle uzun ve dar yapılı bir su aracıdır. Genellikle açık…
8 YorumGözlerimiz Göz Çukurunda Bulunur mu? Bir Felsefi Bakış Bir Filozofun Merakıyla Başlamak Gözlerimiz göz çukurunda bulunur mu? İlk bakışta biyolojik bir soru gibi görünen bu ifade, aslında derin bir felsefi sorunsalı barındırır. Çünkü “bulunmak” eylemi yalnızca mekânsal bir konum belirlemez; aynı zamanda varlık, algı ve anlam arasındaki ilişkiyi de sorgular. Bir filozof, bu soruya yanıt ararken yalnızca anatomiye değil, insanın dünyayı nasıl gördüğüne, gördüğünü nasıl bildiğine ve bildiğinin hakikatle nasıl bir bağ kurduğuna da bakar. Epistemolojik Bir Perspektif: Görmek Bilmek midir? Epistemoloji, yani bilgi felsefesi açısından bakıldığında, “göz” yalnızca bir organ değildir; bilginin kapısıdır. Göz çukuru, belki de görünür dünyanın…
8 YorumGöz Bandı ile Uyumak Sağlıklı mı? Bilincin Karanlığına Felsefi Bir Yolculuk Bir filozof olarak, insanın uykusunu yalnızca biyolojik bir zorunluluk olarak değil, varoluşun metafizik bir uzantısı olarak görürüm. Uyku, bilincin geri çekildiği, benliğin geçici olarak çözündüğü bir alandır. Bu durumda “Göz bandı ile uyumak sağlıklı mı?” sorusu yalnızca bedensel değil, aynı zamanda düşünsel bir sorgudur. Çünkü göz bandı, karanlığı seçmenin sembolüdür — ışığı dışarıda bırakırken iç dünyanın kapılarını aralar. Bu yazıda konuyu etik, epistemolojik ve ontolojik bir çerçevede inceleyerek, göz bandının basit bir uyku aracı mı yoksa bilincin özgürlüğüne dair bir metafor mu olduğunu tartışacağız. Etik Perspektif: Karanlığa Teslim Olmanın…
6 Yorum